Talha Aytekin

Talha Aytekin

18-04-2020

19:59

📌YENİ DÜNYA DÜZENİ 📌Soğuk Savaş'ta TÜRKİYE'nin rolü 📌Küreselleşme Sürecinde TÜRKİYE'nin rolü 📌Yeni Dünya Düzeninde TÜRKİYE'nin rolü 📌TÜRK devletinin gelecek planı

1-Yeni Dünya Düzeni dendiğinde bazı insanların akıl almaz komplo teorilerine sarıldığını görüyoruz. Halbuki dünya her zaman belirli periyotlarla değişip dönüşüyor.

2-Bu değişim ve dönüşümün hem devletlerin hem de sermaye sahiplerinin işine geldiğini ve ortak aklın ürünü olduğunu kabul etmemiz gerekir. Bu değişim ve dönüşümü kabul etmeyecek olan dünya kamuoyu yani toplumlardır.

3-Zaten tüm senaryolar da dünya kamuoyunu ikna etmek, onları yeni düzene hazırlamak için gerçekleştirilir. Sermaye sahiplerinin kendi aralarındaki kavgaları, devletlerin kendi içindeki çekişmeleri ise yeni düzende daha fazla etkin olmak istemenin tezahürüdür.

4-Hiçbirinin yeni düzenle ilgili bir problemi yoktur. Mesela; bugün bizlerin sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve teknolojik yaşantısı, yüz yıl önce yapılan planların eseri değil midir? Kesinlikle öyledir.

5-Bugün çocuğunu alıp Mcdonals masasında hamburger yiyen, bir taraftan da elindeki akıllı cihazlarla dünyayı an ve an takip eden bir aile bu hayalin kendi hayali olduğunu mu düşünüyor? Öyle olduğunu düşünüyorsa yanılıyor demektir.

6-Bugünkü düzeni kurgulayanlar insanların yaşantısının böyle olmasını istediği, kurguladığı için insanlar onların hayalini kendi hayali gibi yaşamaya çalışıyor. Meselenin özü budur.

7-Bizler gibi dünya siyasetiyle ilgilenen insanların asli görevi ise tarihe bakarak geleceğin nasıl şekillenebileceğini öngörmek ve olası sorunlara karşı çözüm önerilerinde bulunmaktır.

8-Bu minvalde Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan bugünkü dünya düzeninin iflas ettiğini görmekteyiz. İkinci Dünya Savaşı bitti, Soğuk Savaş bitti, Küreselleşme süreci bitti.

9-Yüz yıllık süreçte uluslararası sorunların çözümü için kurulan NATO, BM, IMF, DSÖ ve Dünya Bankası gibi oluşumların bugünkü iktisadi ve siyasi meselelere çözüm üretemediği, ihtiyaçları karşılayamadığı ortaya çıkmaktadır.

10-Kapitalizmin çöküşü, yeni ticaret yollarının ortaya çıkması, uluslararası hukukun işlememesi, var olan devletlerin de bu sorunlar altında ezilmesiyle birlikte yeni bir düzenin kaçınılmaz olduğu artık sorgulanmaz bir gerçektir.

11-Dünya daha önce bu değişimle yaklaşık on beş kez karşı karşıya gelmiş ve bu çekişmelerin on biri savaşla son bularak yeni dünya düzenine geçiş olmuştur. Üçüncü Dünya Savaşı için verilen tarih ise 2045-2050 yılları arasıdır.

12-Dünya bu tarihe kadar yeni düzenin sarsıntılarını yaşamaya devam edecektir. Bu girizgâhtan sonra biz asıl meselemiz olan yeni düzende Türkiye'nin rölü üzerine odaklanalım istiyorum.

13-Türkiye'nin bugünkü coğrafi durumuna harita üzerinde baktığımızda doğusunda Türkistan ve Uzak Asya, güneyinde Arap Yarımadası ve Aftika, kuzeyinde Avrasya Anakarası'nın büyük bir bölümünü kaplayan Rusya, batısında ise Avrupa'nın olduğunu görüyoruz.

14-Bu tanımlamayla birlikte Türkiye'nin dünyanın herhangibir kenar, köşe ülkesi olmadığını, aksine dünyanın merkezinde vücut bulan bir devlet olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum haliyle Türkiye'nin iktisadi, kültürel ve politik yaklaşımına da yansımıştır.

15-Türk Devleti özellikleri itibariyle ne doğusundaki, ne batısındaki, ne de kuzey ve güneyindeki ülkelere benzemektedir. Çünkü; Türkiye doğu ve batının köprüsü, kuzey ve güneyin arasındaki settir.

16-Bu yüzden yaşanan hegemon savaşlarında Türkiye'nin alacağı pozisyon bütün dengeleri değiştirebilecek potansiyele sahip olmuştur.

17-Bu minvalde Türk ulusunun verdiği Milli Mücadele sonrası kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devletini dünyadaki güç dengelerini dikkate alıp incelediğimizde batı emperyalizminin bu devleti Sovyet yayılmacılığın güneye inmemesi için kabul ettiği anlaşılmaktadır.

18-Batı bu anlamda Türkiye'yi hem Sovyetlere karşı doğal bir set olarak değerlendirmiş, hem de doğudan gelebilecek göçlerin Anadolu Topraklarından geçemeyeceğini hesap ederek Türkiye'nin pozisyonuna mecburen katlanmak zorunda kalmıştır.

19-Dünyanın merkezi olarak kabul edilen Anadolu ve Orta Doğu coğrafyası Osmanlı sonrası kurulan düzende ortaya çıkan siyasi, askeri otorite eksikliği nedeniyle devletleşme süreçlerinin büyük zorluklar içinde geliştiği gorülmüştür.

20-Bu durum aynı zamanda etnik ve mezhepsel bölünmelerin tetikleyicisi olmuş, var olan siyasi, askeri oterite eksikliği sayesinde bölgedeki silahlı çatışmalar hiçbir zaman son bulmamıştır.

21-Birinci Dünya Savaşı'nın mağlup devleti Almanlar Hitler önderliğinde yapılan anlaşmalardan dolayı memnuniyetsizliklerini yüksek sesle dile getirmeye başladığında dünya yeni bir savaşın arefesinde olduğunu anlıyordu.

22-Bir tarafta Hitler ve Mussolini diğer tarafta Stalin vardı. Dünya Hitler önderliğinde tekrar bir savaşa giriyordu. Hitler'i savaşa zorlayanların planlarının içinde Birinci Dünya Savaşı sonrası kurulamayan İsrail Devletinin kurulması da vardı.

23-Yahudi katliamlarıyla birlikte başlayan savaşın sonucunda ABD destekli Stalin Hitler karşısında galip gelmişti. İkinci Dünya Savaşı başlamasının ikinci yılında bitmesine rağmen yeni düzen için kolları sıvayanlar savaşı uzatarak Avrupa'nın tamamen çökmesini sağlamışlardı.

24-Savaş sonrası dünyaya hegemon olan Avrupalı devletler iktisadi ve askeri açıdan diz çökmüştü. İkinci Dünya Savaşı yaşanmış Hitler ve Mussolini kaybetmiş, Avrupa ekonomisi çökerek ABD'ye muhtaç hale gelmişti.

25-ABD Avrupa'da boşalan siyasi otorite boşluğunu "AB" projesiyle gideriyor, Avrupa'nın ipini eline alıyordu. Savaş sonrası Soğuk Savaş dönemine giriliyordu. Bu arada İsrail Devleti de BM kararıyla kuruluyordu. ABD Avrupa'yı yeniden şekillendirmişti.

26-Avrupa'yı şekillendirirken İngiltere'yle birlikte Sovyetlerin Varşova Paktı'na karşı NATO'yu kuruyor ve bölgede askeri güç elde ediyordu. ABD ise dünyanın her köşesine yayılabilmek için kendisine iyi bir düşman bulmuştu: Komünist Sovyetler Birliği...

27-ABD Komünist Sovyetleri öcü gibi göstererek İngiltere ve Fransa'nın Birinci Dünya Savaşı sonrası Afrika, Orta Doğu ve Asya'da kurdurduğu yapay devletçiklere askeri üsler kurarak nüfus ediyordu.

28-İki kutuplu kurulan ABD Sovyet dengesi dünyada var olan siyasi askeri otorite eksikliğini gidermeyi başarmış, diğer ülkeler iki güçten birini seçerek görece bir istikrar sağlamışlardı.

29-Fakat ABD'nin Sovyetlere karşı sürekli yeni cepheler açması Sovyetlerin karşılık vermesini gerektiriyordu. Soyvetler ABD'ye karşılık vermeye çalışırken ekonomisini yerle bir etmiş Sovyetler Birliği dağılmanın eşiğine gelmişti. Dünya yeni bir sürece girecekti.

30-ABD'nin Sovyet ekonomisini bitirme stratejisi tutmuş, Sovyetler dağılmıştı. Dünya iki kutuplu denge politikasıyla yönetilirken Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte ABD dünyanın tek hakim gücü olarak kalmıştı.

31-Konjonktürel durum ABD'nin karşısına yeni bir gücün çıkmasına izin vermiyordu. İkinci Dünya Savaşı'ndan büyük hasarla çıkan Avrupa devletleri yeni yeni toparlanıyordu. İngiltere ise henüz eski gücüne kavuşamamıştı.

32-ABD Dünyayı tek kutuplu hale getirmek için adımlar atmaya başladı. Bu plan ABD ve Küresel sermayenin ortak planı olarak ortaya çıkıyordu.

33-ABD soğuk savaş döneminde bölgemizdeki İngiltere-Fransa hakimiyetine yeni bir soluk getirerek son vermişti. Bu bağlamda Fransa'nın hakim olduğu bölgelere Sovyetler, İngiltere'nin hakim olduğu bölegelere ise Amerikan askeri gücü yerleşmeye başlamıştı.

34-Soğuk Savaş döneminde Türkiye ise dengeleri koruyan 'merkez ülke' konumuna gelmişti.

35-Bir bakıma ABD ve Sovyetlerin dünyayı hegemonyaları altına alma girişimlerinin merkezinde duran, fakat iki güçle de ilişkiler geliştirerek 'cephe' ülkesi olmak istemeyen merkez ülke idi.

36-Kısaca; Türkiye Doğu ve Batıyla dengeli ilişkiler kurarsa 'merkez ülke' tek tarafa yönelirse 'cephe ülkesi' oluyordu. Aynı zamanda Türkiye yöneleceği tarafın ağırlık merkezini oluşturacak jeopolitik, jeostratejik öneme sahip olan bölgesel bir güçtü.

37-ABD ise küresel sermayeyle birlikte tek kutuplu kurmak istediği dünya düzeni için Küreselleşme adı altında 25 yıl boyunca mücadele etmiş fakat başarılı olamamıştı.

38-Soğuk Savaş sonrası başlayan Küreselleşme sürecinde ABD bölge ülkelerini eyalet ve özerklik gibi yapılara büründürerek tek kutuplu, kapitalist sermayenin hakim olduğu bir dünyaya çevirmek için mücadele etmişti.

39-Küresel sermaye bu idea için ABD askerini Irak Savaşı'na sokuyor ve Irak'ın prototip olarak bölünmesi sağlanıyordu. Fakat, Pentagon bu bölünme ve parçalanma sürecinin kendisine kadar geldiğini gördüğünde küreselcilere karşı bayrak açıyordu.

40-Küresel sermaye Alaska, Teksas ve Colifornia gibi eyaletlerin ABD'den kopartılıp ayrı ayrı devlet olmasını istiyordu. Pentagon bu aşamada, küreselleşme sürecinden vazgeçerek küresel sermayeye karşı savaşmaya başlamaştı.

41-Pentagon'un küreselleşme sürecini bertaraf etmek için geliştirdiği strateji ise "Bölgeselleşme" idi. Bölgeselleşme, bölge ülkelerinin güçlendirilmesiyle birlikte bir çok bölgede var olan siyasi ve askeri otorite eksikliğinin ABD ile stratejilerle giderme, anlamı taşıyordu.

42-Bu anlamda bölgemiz için iki ülke bilirlenmişti: Rusya ve Türkiye. ABD bu sayede AB ve Çin'in dünyanın merkezini kontrol etme girişimlerini de engellemiş olacaktı.

43-ABD'nin küreselleşme süreci ulus devletlerin parçalanıp bölünmesi, bölgelerin eyaletler şeklinde yönetilmesi anlamına geliyordu. Bu teoriye göre Türkiye'ye "Neo-Osmanlı" gömleği giydirilmek isteniyordu.

44-Evet, vermiş olduğum bu kısa özet sonrası küreselleşme sürecinde Türkiye'ye giydirilmek istenen gömleği ve yeni düzende Türkiye'nin rolünün ne olabileceği konusuna girelim istiyorum.

45-Berlin Duvarı'nın yıkılması, Yugoslavya ve Sovyetlerin dağılması Küreselleşme sürecinin başlangıcı olarak kabul edilmişti. 90'lı yıllardaki bu iklim Türkiye'ye de uzanacak ve Türkiye'nin de parçalanması sağlanacaktı.

46-Türkiye'nin 90'lı yıllarda yaşadığı siyasi infazlar ve iktisadi krizler bu idealin hayata geçmesi için gerçekleştirilmişti. Türkiye parçalansa idi İsrail 100. Yılını doldurduğunda Büyük İsrail'e kavuşacak Türk milleti ise Anadolunun içine hapsolacaktı.

47-Turgut Özal'ın, "Türkiye Cumhuriyeti'nin adını değiştirip Anadolu Cumhuriyeti yapacaktım" cümlesi düştüğü tuzağın dışa vurumu olarak karşımıza çıkıyordu. Neyse ki bugün yerden yere vurulan eski Türkiye dağılmamış ve Büyük İsrail'in kurulmasının önüne geçmişti.

48-Ve Türk Devleti ikibinli yıllara dağılmadan gelebilmişti. Küreselleşme süreci ise revize edilerek devam ediyordu. Parçalanamayan Türkiye'ye bu sefer yeni bir rol biçilmişti: Neo-Osmanlı...

49-Amerika Neo-Osmanlı için Türkiye'de siyasal islamcı bir hükümeti iş başına getirerek bazı eski Osmanlı bölgelerinin Türkiye'nin etrafında birleşmesini amaçlamıştı. Fakat kendi içlerinde de bazı ayrılıklar baş gösteriyordu.

50-ABD/Pentagon İstanbul merkezli Ortadoğu Birleşik Devletleri'ni savunurken, ABD'deki Siyonistler ve Küresel Sermaye İsrail/Kudüs Başkentli bir yapılanma istiyordu.

51-Türkiye'deki siyasal islamcı iktidar da bu iki plan eşliğinde gelgitler yaşasa da ABD/Pentagon planına sıcak bakıyordu. Zira bu seçim hakkı o günkü iktidara kalsa idi Türkiye iki plandan birine angaje olacak ve sömürge olarak yönetilecekti. Ancak olmadı.

52-Yukarda anlattığım gibi küresel sermaye ve Pentagon'un yolları ayrıldı. Bu yol ayırımında küresel sermaye içindeki Rothschild ve Rockefeller çekişmesi de oldukça etkin bir rol üstlenmiş idi. Türkiye ise tarafını Rothschild'den yana seçti.

53-Pentagon/Rothschild ve Küresel sermayenin kavgası kızışıyordu. Yıl 2008 olduğunda bu kavganın ABD'deki Mortgage Krizi'yle zirve yaptığını görüyorduk. Küresel sermaye küreselleşme için son küresel kozunu oynamaya başlamıştı.

54-Mortgage krizi ilk önce Avrupa, daha sonra ise Türkiye'yi vuracak dağılan ekonomik yapılarla birlikte sermayenin devletlere hükmettiği bir dönem başlayacaktı. Olmadı! ABD'de başlayan kriz hesaplandığı gibi Avrupa'yı vurmaya başlamıştı.

55-İktisadi açıdan Güney Avrupa ülkeleri Kuzey Avrupa ülkelerine göre daha zayıftı. Kuzey üretiyor, güney tüketiyordu. Almanya ise AB'nin tek söz sahibi oluyordu. Mortgage Krizi ilk önce Portekiz'i vurmuş ve domino etkisiyle İspanya, Fransa, İtalya ve Yunanistan'a kadar gelmişti.

56-Krizin Türkiye'ye gelmesi ve Türkiye'nin parçalanmasıyla birlikte Avrupa'nın ve ABD'nin de parçalanma sürecine girmesi isteniyordu. ABD'den Çin'e akmaya başlayan küresel sermaye ise bu sayede tüm dünyayı şirketler üzerinden rahatlıkla yönlendirebilecekti.

57-Ülkelerin dağılıp küçülmesi iktisadi ve askeri gücünde zayıflaması anlamına geldiği için ulus ötesi şirketlerin bu devletçikleri kontrol edebilmeleri de oldukça kolay olacaktı.

58-Ancak bu durum hem Pentagon'un hem de Rothschild'in kaybetmesi anlamına geliyordu. Buna izin veremezlerdi ve vermediler... ABD'de başlayıp güney Avrupa ülkelerine sıçrayan kriz Yunanistan'da tutulmuştu.

59-Rothschild ve Pentagon Krizin Türkiye'ye gelmemesi için Dubai üzerinden Türkiye'ye çok ciddi nakit akışı sağlayarak krizin bertaraf edilmesini sağlamış ve Küreselleşme süreci tamamen bitmişti.

60-Küreselleşme sürecinin bitmesiyle birlikte koalisyon hükümeti olarak kurulan AK Parti'de ayrılıklar yaşanmaya başlıyordu. Küreselleşmenin islamcı kanadı olan FETÖ büyük bir kavga eşliğinde koalisyondan çekiliyordu.

61-FETÖ'yü sözde Cumhuriyetçiler ve Liberal sağcılar takip ediyor AK Parti'nin iktidarı büyük tehlikeye giriyordu. AK Parti'nin iktidarı kaybetmesi veya olası AK Parti, CHP, HDP ittifakı Türkiye'yi uçuruma sürükleyeceği için buna izin verilmemeliydi.

62-Bizler bu aşamada devletin o sihirli değneğini görüyorduk. Türkiye'de iktidar alternatifi olmadığı, toplumu Erdoğan'dan daha iyi konsolide edibilecek ikinci bir kişi çıkmadığı için en doğru yol Erdoğan'ı milli çizgiye çekmek olacaktı.

63-Bahçeli o sihirli değneği Erdoğan'a dokundurarak onun milli çizgiye gelmesini sağlıyordu. Bu durum küresel konjonktüre de uygun bir ittifaktı. Türkiye artık milliyetçi söylemlerin ağırlık kazanacağı, ulusal menfaatlerin ön planda tutulacağı bir döneme giriyordu.

64-Türkiye artık yeni bir rotaya girmişti. Bu rota Türkiye'nin önümüzdeki yıllarına da damga vuracak olan 'Milliyetçi/Türkçü' bir yapılanmanın hazırlığı idi. Türkiye'nin bu yapılanması dediğimiz gibi küresel konjonktüre de uygundu.

65-Bugün Rothschild kanadında duran Henry Kissinger, 'Küreselleşme sürecinde ulus devletlerin parçalanmasına destek vererek çok büyük hata yaptık. Eğer yaptığımız hatadan dönmezsek bu küreselleşme süresi ABD'yi de diğer ulus devletler gibi paramparça edecektir.

66-Bu sebeple tekrar ulus devletlere destek vermeliyiz,' diyordu. Türkiye'de dünyanın merkezindeki bir ülke olarak küreselcilerle aynı kanatta olmamalıydı. Türkiye'yi yanına alabilen güç bu savaşın da kazananı olacaktı. Ve tabii ki Türkiye'yi yanına almanın bir bedeli de olacaktı

67-Türkiye'nin küreselcilerle birlikte hareket etmesini isteyenler seçimlerdeki son kozlarını 7 Haziran 2015'te oynamıştı. 7 Haziran seçimleri 'AK Parti-CHP-HDP' ittifakı ve dolayısıyla küreselcileri Türk topraklarına taşıma projesiydi.

68-Bu aşamada devreye Bahçeli giriyor ve bütün hesapları bozuyordu. Türkiye'yi küreselcilerin bir parçası haline getirmek isteyenler askeri alandaki son kozlarını ise 24 Kasım 2015'te oynuyordu.

69-Türk Hava Kuvvetleri Rus uçağını düşürüyor, Türkiye ve Rusya tarihinin en kötü ilişkilerinin yaşanacağı bir döneme giriyordu. Pentagon ise ABD'nin içinden çıkarak Çin'e yerleşen ve ekonomik olarak kendisini yakalama potansiyeli olan Çin'i mutlaka durdurmalıydı.

70-Aynı zamanda dünya dengelerinin daha önceki sahipleri olan Avrupalı ülkeler de muhakkak dizginlemeli ve kendi hegemonyasını korumalıydı.

71-Pentagon, Rusya ve Türkiye hattıyla Çin'in Ortadoğu ve Afrika'ya girmesini engellemek isterken, aynı zamanda AB'nin kontröllü zayıflaması için bu ikiliyi yan yana görmek istiyordu. Ve 15 Temmuz 2016 tarihinde olması gereken ittifak sağlanıyordu...

72-Küreselcilerin 15 Temmuz girişimi Pentagon'un Rusya'yı bilgilendirmesi, Rusya'nın da Türkiye'nin yanında durmasıyla bertaraf ediliyor ve Türkiye Rusya ilişkileri istenilen düzeye getiriliyordu.

73-Pentagon 15 Temmuz teşebbüsüne destek verirken başarılı olmaması için gerekli hazırlığın yapmış Türkiye'ye el altından bilgi ulaştırmıştı.

74-Türk toplumuna 15 Temmuz ABD destekli bir darbe teşebbüsü olarak deklare ediliyordu, kamuoyu tehtidin batıdan geldiğine kâni olmuş, Türkiye'nin batı ittifakını sorgulaması gerektiğine ikna olmuştu. Birden bire Rusya'yla Türkiye'nin arası düzelmeye başlıyordu.

75-Türkiye-Rusya ittifakına artık pens atılmıştı. Pentagon küreselcilerin gerek ABD içinde gerekse de Avrasya'nın merkezindeki planlarını püskürtmüştü.. Pentagon'un oyun kurma kabiliyeti Türkiye üzerinde etkili oluyor, Türkiye ise bu süreçten kârlı çıkıyordu...

76-Küreselleşme süreci bitmiş, küreselciler Türk topraklarından çıkartılmıştı. Ancak bir sorun vardı! Türkiye kendisine biçilen rolü kabul etmiyordu!

77-Pentagon/Rothschild ikilisinin Türkiye'ye biçtiği rol Irak ve Suriye'nin Türkiye'ye bağlanması ve merkezi alanı enerji üzerinden kontrol etmesiydi. Türkiye ise daha fazlasını istiyordu.

78-Pentagon'un Türkiye'den isteği Irak ve Suriye'nin Türkiye'ye bağlanarak bölgedeki askeri ve siyasi oterite eksikliğinin giderilmesi ve bu sayede de kendi askerlerini geri çekip masraftan kurtulmasıydı.

79-Pentagon aynı zamanda bölgede yaşanacak olası askeri gelişmelerde NATO'ya bağlı olan Türkiye'nin öncü rol oynayarak askerlerini çatışma bölgelerine göndermesi ve istikrarın sağlanmasını istiyordu.

80-Rothschild ise Irak ve Suriye'nin Türkiye'nin gözetiminde kalmasını bu sayede Körfez ve Suud petrolünün Irak, Suriye hattı üzerinden Avrupa'ya taşınmasını istiyordu. Pentagon yaşanan enerji savaşlarında da Türkiye'den yana olmak zorunda idi...

81-Rusya ve Almanya arasındaki Kuzey Akım2 projesi Almanya'nın aracısız olarak Rus gazını temin etmesi ve Avrupa'nın enerji kontrölünü eline alması manasına geliyordu.

82-AB'nin enerji bağımlılığının Rus gazı üzerinden Almanya'nın elinde olması, bir bakımada Rusya'nın elinde olması ABD için kabul edilebilecek bir husus değil idi.

83-AB'nin enerji bağımlılığının GKRY-Yunanistan üzerinden Doğu Akdeniz'den giderilmesi de AB'yi enerji açısından bağımsız kılacağı için ABD bu şıkka da kesinlikle olumsuz bakıyordu.

84-Küreselcilerin İsrail üzerinden Avrupa'ya taşınması düşünülen ve bu kapsamda geliştirilen "EAS'MED" projesine de ne Vatikan, ne İngiltere ne de ABD razı olmazdı.

85-ABD ve İngiltere Alman-Rus ittifakını engellemek için Polonya'yı daha sonrada Ukrayna'yı devreye sokmuş, Almanya ve Rusya Kuzey Akım2 projesiyle aralarına sokulan bu iki devletli engellemeyi bertaraf etmişlerdi. Gecikmelide olsa Kuzey Akım2 projesi gerçekleşecekti.

86-ABD ve İngiltere bu ittifakı zorlamak için mutlaka Türkiye'yi devreye sokmak zorundadırlar. ABD ve İngiltere'nin Doğu Akdeniz gazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşıması onlar için de bizim için de en uygun seçenekti.

87-Böyle olduğu içindir ki, ABD'de İngiltere'de Türkiye'ye karşı son derece dengeli hareket etmeye devam etmekte idi. Her iki ülkede "Güçlü Türkiye" istiyordu, güçlü ama kontrol edebilecekleri bir Türkiye olsun isterlerdi ki, bu ülke Almanya ve Rusya'ya karşı dik durabilsin.

88-Türkiye'nin politikalarını incelediğimizde bu minvalde adımlar atıldığını görmek pekte zor olmuyordu.

89-ABD ve İngiltere Türkiye'yi kontrol edebilmek için büyük mücadele verecektir, ancak bu konuda başarılı olabileceklerini hiç sanmıyorum. Nedenlerini ve yeni dünya düzenini açıklamaya çalışayım:

90-Demiştik ki, Türkiye Dünyanın merkezinde yer alan bir devlet. Bu özellik doğu ve batı arasında  yaşanan gelişmelerde Türkiye'nin önemini gözler önüne seriyor. Evet, Türkiye bu gerçeğin farkına varmış ve kendi idealine yönelmiştir.

91-Yaşanan küresel mücadele de Türkiye ne ABD, ne İngiltere, ne Rusya, ne Almanya, ne Çin, ne küreselciler ne de Rothschild'in planına %100 angaje olmak istememektedir. Türkiye'nin kendi idealleri çerçevesinde daha büyük planlar geliştirdiği anlaşılmaktadır.

92-Otuz yıllık küreselleşme sürecinde 'alt-emperyalist' güç olarak dünyanın bir çok bölgesinde faaliyet gösteren Türk Devleti bunun meyvelerini toplayacağı döneme girmiştir. Türk Devleti merkez devlet olarak merkezin kontrolünün tamamen kendisinde olmasını istemektedir.

93-Dünyada yeni bir düzen kuruluyor ve bu kurulan düzenin merkezi Türkiye oluyor. Bunu görebilmek için ön yargılarımızdan kurtulup Türkiye'nin attığı adımları dikkatle incelemek gerekmektedir.

94-Türkiye Rusya'yla geliştirdiği ilişkiler sayesinde Türkistan topraklarındaki Türk Devletleriyle ilişkilerini geliştirmeyi başarmıştır. Türk Konseyi kurulmuş, Türk Devletlerinin Türkiye ile olan bağlarına sıkı sıkı düğümler atılmıştır.

95-Türkiye'nin Ortadoğu ve Afrika'da attığı adımlar ulaşmak istediği hinterlandın şifrelerini vermektedir.

96-Baklanlar ve Güney Avrupa ülkeleriyle geliştirilen ilişkiler Turkiye'nin mevcut konumuna yakışır bir şekilde "Dünyanın merkezini tutan, doğu ve batı arasındaki köprü" ülke olma idealinin dışa vurumu olmuştur.

97-Yeni Dünya Düzeni için düşunülen 'Bir kuşak bir yol' projesi için Anadolu toprakları olmaz bir coğrafya idi. Doğu Akdeniz enerji hattının olmazsa olmazı bu hattın Türk topraklarından geçme zorunluluğu idi.

98-Zira Kanal İstanbul'da ABD'deki Hazar Türklerinin Türkiye üzerinden bölgeye gelme projesi idi. Proje kapsamında Karadeniz'in ticarete açılıp Türkiye'nin Hazar havzası ve Avrupa arasında köprü olunması isteniyordu.

99-Bu projeler kapsamında Türkiye'nin jeopolitik konumunun önemi bir kez daha ortaya çıkmakıyordu. Bugün var olan iktisadi sorunlar, liyakatsizlik gibi meseleler 5 yıl gibi kısa bir zamanda çözümlenebilecek sorunlardır.

100-Bu sorunlar üzerinden Türk Devletinin geleceğini göremeyip olmadık kaos senaryoları üretenler malesef milli refleksler gösteremeyen kişilerdir. Bu minvalde herkesi Türk milli çıkarlarına davet etmekteyiz.

101-Bugün Ortadoğu, Körfez Ülkeleri, Balkanlar ve Güney Avrupa ülkelerinin devlet düzenleri sarsılmış ve çökme aşamasına gelmiştir. Çöken bu düzenden mutlaka yeni bir dünya düzeninin çıkacağı kaçınılmaz bir gerçektir.

102-Bu coğrafyalardaki devlet düzensizlikleri, iktisadi ve terör sorunları düzeni bozulan devletletin kendilerini daha güçlü bir devletin çatısı altına girmelerine neden olacaktır.

103-Dünyada var olan siyasi ve askeri otorite boşluğu da düzene sokulması gereken en önemli meselelerden bir tanesidir. Bu düzen ise orta boy ulus devletlerinin büyük güçlü devletlere dönüşmesi, bir nevi imparatorluk siyasetine yönelmeleriyle giderilebilecektir.

104-Dünyanın geleceğinde on kutuplu merkezi devletlerin olduğu görünmektedir. Bugünden baktığımızda imparatorluk siyasetine yönelen ABD, Çin, Hindistan, Rusya, Türkiye, Almanya, İngiltere, Avuturalya, Brezilya, İtalya veya Fransa'nın kutup olarak öne çıkacağı gözlemlenmektedir.

105-Türkiye'nin Ortadoğu, Balkanlar ve Orta Asya'da Rusya'yla yapacağı mücadele Türk Devletinin geleceğinin nasıl şekillenebileceğinin ipuçlarını vermektedir. Rusya'nın iktisadi durumu bugünkü ilerleyişinin uzun süremeyeceğinin en önemli göstergesidir.

106-Rusya dağılma aşamasına geldiğinde büyük bir Türk nüfusunun boşta kaldığını göreceğiz. Orta Asya Türk Devletlerinin bu boşluğu Türkiye'nin desteğiyle kendi lehlerine çevireceği anlaşılmaktadır. Yeni dünya düzeninde Büyük Turan Birliği göreceğiz.

107-Bu birliğin adı 'Merkezi Devletler Birliği veya Konfederal Devletler Birliği' olabilecektir. İsmin öneminin olmadığını hafızamıza kazımalıyız. Türkiye'nin bu ideal için yapması gereken bir kaç husus bulunmaktadır.

108-Türkiye ilk olarak üstüne giydirilmek istenen 'Siyasal İslamcı' gömleği tamamen çıkartıp Laik olan Orta Asya Türk Devletlerine gerekli sinyali göndermelidir. Bunun adımlarını görmeye başladığımızı söyleyebilirim.

109-LAİKlik ilkesi batıdan alınmış bir olgu değildir. Aksine bu uygulamayı ilk olarak Hazar Türk Devleti ve Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey uygulamıştır. Bu minvalde islamcıların kustuğu nefret batıya değil Türklüğedir.

110-Türkiye, devlet yapılanmasındaki sorunları ivedikle çözüp bugün var olan anayasasızlık ikliminden kutularak olası birlik için anayasal ve bürokratik hazırlıklarını tamamlamalıdır.

111-Türk Devletinin geleceği parlaktır. Dünya genelinde geçiş sürecinde yaşanan sorunlar giderildiğinde ortaya çok daha net bir tablo çıkacaktır. Bugün çok konuşulan teknolojik gelişmeler ise yazdığımız perspektifin katalizör görevini görecektir.

112-Teknoloji insana hizmet için vardır ve bu idea için kullanılmaya devam edecektir. Dijitalleşen dünya da hem devletlere hem de insanlara hizmet edecektir.

113-Bugün dijital para yürürlükte olsa bu iş en çok devletlerin vergi toplamasına yarayacaktır. Teknolojiyi kötüye kullanmak isteyen insanlar dün de vardı yarın da olacak ve bugün olduğu gibi onlara gereken dersler verilecektir. Çok uzun oldu:) Şimdilik bitirelim. Saygılar...

NOT: Küresel denklemde eksik kalan analizler olduğunun farkındayım. Zira Çin'in kuşatılması, Rusya ve AB'nin nasıl dağılacağı konularını daha önce yazdığım için o analizleri buraya taşıyıp yazının daha da uzamasını istemedim. Umarım meramımız anlaşılmıştır.


Follow us on Twitter

to be informed of the latest developments and updates!


You can easily use to @tivitikothread bot for create more readable thread!
Donate 💲

You can keep this app free of charge by supporting 😊

for server charges...